enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5328
EURO
34,8363
Cargill

İznik Gölü Zor Günler Geçiriyor

İznik Gölü Zor Günler Geçiriyor
436
A+
A-

İznik Gölü Ve Havzasından su çekimlerinin durdurulması gerekmektedir

Türkiye’nin 5’inci büyük gölü olan , son yıllarda özellikle su seviyesinde yaşanan düşüş nedeniyle sık sık ilçe ve ülke gündeminde yer alıyor.

Son yıllarda aşırı su çekimi, kontrolsüz şekilde gübre kullanımı ve gölü besleyen derelerin debilerinin düşmesiyle ayrıca İznik Gölü’ndeki siyanobakteri artışı daha belirgin hale geldi.

SU ÇEKİMLERİNİN DURDURULMASI ŞART
Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi avukat Erol Çiçek; DSİ 1. Bölge Müdürü Yüksel Tazegül’ün 07 Nisan 2022 tarihinde DHA’da yayınlanan açıklamasında “ İznik Gölü’nde son 1 yılda su seviyesi, 14 santimetre düştü. Küresel iklim değişikliğine bağlı düşüş olduğunu belirten DSİ 1’inci Bölge Müdürü Yüksel Tazegül, seviyenin kritik eşiğe ulaşmaması için gerekli tedbirlerin alındığı” söylemişti.
Avukat Çiçek 2006’da deniz seviyesinden 85,5 metre olarak ölçülen su seviyesi 2021 yılı sonlarında 83,3 metre olarak ölçülmüş. Yağmur ve kar yağışlarıyla seviye 83,4 metreye çıkmış; yani 10 cm artmış. Geçen yıl (2021) 83,60 m. olan seviye, son ölçümde 14 santimetre düşerek, göl kotu 83,46 m. olarak, ölçülmüş.
DSİ resmi verilerine göre, İznik Gölü’nü 83,30 ile 85 metre arasında aktif hacim olarak kullanılmaktadır. Yani gölün minimum işletme kodu 83,30 m. dir.
Açıklama yapıldığında göl kotu 83,46 olarak ölçüldüğüne göre, İznik Gölü’nün minimum (kritik) işletme kotunun 83,30 m. olduğu düşünülürse, bu yaz oluşacak buharlaşma ile, göl seviyesi 16 cm daha düştüğünde minimum işletme kodu aşılmış olacak ve su tahsislerin durdurulması gerekecektir.
Bu yılki buharlaşmanın uzun yıllar ortalamasına göre, minimum 300.000.000.m3 olacağı varsayılarak ve de göl yüzey alanı 298 kilometrekare (298.000.000.m2) olduğu hesaba katılarak, 2022 Kasım ayına kadar, gölün su seviyesinin minimum işletme kodunun altına düşeceği kesin. Basit bir hesap yaparsak, 298.000.000 m² X h (yükseklik)= 300.000.000.m3
h = 1.01 m. Yani göl seviyesi 1m. daha düşecek demektir.


İZNİK GÖLÜ KURUYOR
Tazegül’ün göl seviyesindeki düşüşü sadece Küresel iklim değişikliğine bağlaması, tedaviyi de başaramayacakları anlamına geliyor. Küresel ısınmanın yan sıra tarımsal sulama ve sanayi tesislerinde kullanılmak üzere gölden doğrudan veya göl havzasını oluşturan ve DSİ tarafından YAS sahası ilan edilen Orhangazi ve İznik ovalarından yapılan dolaylı çekimler de göl seviyesinin düşmesine neden olmaktadır. DSİ raporlarına göre, Orhangazi ve İznik ovalarının YAS kapasitesi dolu olup; yeni çekimlere (tahsislere) izin verilmemektedir.
DSİ Etüt, Planlama ve Tahsisler Dairesi Başkanlığı’nın 15.11.2019 tarih ve 59173511-116.02-742309 sayılı raporu:
1981-2016 yıllarını kapsayacak şekilde 36 yıllık periyotta su teminleri yapıldığı,
· 36 yıllık süre içerisinde fiili işletme durumu sonuçlarına göre, gölden su kullanımları ile gölün beslenmesinde su eksiğinin (21 yılda) bulunduğu, su eksikliğinin bazı yıllarda 15 hm3 değerine kadar ulaştığı,
· Gölün beslenmesinde su dengesinin değişik miktarlarda art arda beş yıl boyunca eksi olduğu,
· Geçmiş yıllarda gölden su kullanım izni bulunan Sümerbank A.Ş.’nin mevcut durumda su kullanmadığı,
· İznik Gölü Havzasında, İznik, Sölöz, Orhangazi ve Çeşmealtı Barajlarının planlama ve ilk etüt aşamasında bulunduğu, bu projelerin devreye girmesi durumunda gölün yüzeysel sulardan beslenmesinde azalmalar olacağı,
· 1990 yılı onaylı Bursa İznik Projesi Planlama Raporunda gölün minimum kotunun 83,3 m olarak belirlendiği,
· Mevcut ve mutasavver durum su tüketimleri/ihtiyaçlarına göre minimum işletme kotlarının 82,49 m seviyesine kadar düşebileceği,
· Su kullanım önceliklerine ve gölün su bütçesine göre gölden sürekli su alınmasının mümkün olmadığı, hatta bazı yıllar hiç su alınamayacağı tespit edilmiştir.
Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi avukat Erol Çiçek; DSİ, hala baraj ve gölet inşaatlarına devam ederek, kendi kendisini yalanlamaktadır. Öncelikle, İznik, Orhangazi ve Çeşmealtı Barajlarının inşaatlarının durdurulması gerekmekte, kaçak kuyulara göz yumulmaması, tarımsal sulamada kapalı sisteme ve damlatma sistemlerine geçilmesi, yeni sanayi tesislerine izin verilmemesi gerekmektedir