enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
32,5655
EURO
34,9880
Cargill

Kemal sonunda parayı buldu

194
A+
A-

                                                  Kemal sonunda parayı buldu

Yıl 2010.

Yer CHP kurultayı.

Kılıçdaroğlu konuşuyor;

“Benim adım Kemal Kılıçdaroğlu, parayı bulacağım diyorsam bulurum.”

Yıl 2022.

Yer İngiltere.

Kılıçdaroğlu konuşuyor;

“500 Milyar Dolar para buldum.”

12 Yıllık uğraşı ve araştırma sonunda nihayet parayı buldu.

Ancak ortada bir sıkıntı var gibi.

Çünkü bulduğu para İngilizlerin parası.

Hiçbir siyasetçinin, bürokratın aklına bile gelmeyen mucizevi bir paradan bahsediyor!

“İngiliz özel fonlarının paraları.”

Yani, dünyayı haraca bağlayan, parayı bir sömürge aracı olarak kullanan, bu para sayesinde ülkeleri satın aldıkları yerli kuklaları vasıtasıyla sömürü ağına çekmesiyle ünlü fonlar.

Adeta sokaklarda mendil satan çocukların bile bildiği bu fonları, Kemal’in on iki yıl sonra fark etmesi sizce normal bir durum mu?

Çünkü, 2010 yılındaki CHP kurultayından çıktığında, yüz metre ileride simit satan çocuğa sorsaydı “bulurum” dediği paranın İngiltere’deki özel fonlarda olduğunu rahatlıkla öğrenebilirdi.

Bu fonları bulmak için sizce on iki yıl neden bekledi?

Asıl gizem burada bence?

Aslında bu fonlar birer ideoloji fonlarıdır.

Amiyane tabirimle; “Üç kuruşluk iş yapar, beş yüz kuruşluk kafana s.çar.” tipten fonlar.

Nitekim Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu yazısında bu duruma da değindi. Uğuroğlu, olası bu 500 milyar dolarlık fon karşılığında küresel baronların taleplerini de açıkça yazdı.

Yazısı şöyle;

“Peki, dünya devi fon ve banka yöneticileri Türkiye’den ne bekliyorlar?

Bu sorunun yanıtı da şöyle;

-Bağımsız ve tarafsız hukuk,

-Tek akıl ile değil ortak akıl ile yönetilen Türkiye,

-Şeffaf ihaleler yapılması,

-Liyakat sahibi ekonomi yönetimi kurulması,

-Bağımsız Merkez Bankası,

-Yatırımların güvencesi olacak tarafsız Cumhurbaşkanı,

-Yabancı yatırımcıya güven verecek yasal düzenlemeler…”

Bu gizemli talepleri tercüme edersek şunların istendiğini rahatlıkla anlayabiliriz.

1-Bağımsız ve tarafsız hukuk ile, Türkiye aleyhinde, küresel finansal güçlerin lehinde faaliyet gösterecek her türlü şahıs, kurum ve kuruluşa gerekli hukuki güvence sağlanacak. Ülke aleyhinde olsa bile kendilerinin dokunulmazlıkları sağlanacak. Örnek; Kavala…

2-Ülke ortak akıl ile yönetilecek. İstedikleri ortağın kim olduğunu yazmama gerek yok sanırım.

3-Liyakat sahibi kişilerle ekonomi yönetilmeli. Mesela ülkeyi memur maaşlarını ödeyemez duruma getiren Faik Öztrak, onlarca bankayı ve ekonomiyi batırıp ABD’de istirahatgahına çekilen Kemal Derviş gibi.

4-Bağımsız merkez bankası. Küresel finansal çetelerin en sevmediği şey kendilerinin kontrolünde olmayan Merkez Bankalarıdır. Bunu sağlamak için de ortaya attıkları “çağdaş ekonomilerde Merkez Bankaları bağımsız olur” saçmalığını maalesef ülkemizde de teorik anlamda da olsa uygulamamız üzücü bir durumdur.

5-Tarafsız Cumhurbaşkanı ve yabancı yatırımcıya güven verecek yasal düzenlemeler. Yabancı yatırımcılar konusunda bu iktidarın ne kadar iyi niyetli ve tarafsız olduğunu bu piyasaların içerisinde az-çok yer alan herkes bilir. Ayrıca getirilen yatırım teşvik sistemi ile bu yatırımcılara kapıların ardına kadar açık olduğunu söylemeliyiz. Ancak buradaki talepler ekonomik desteklerden çok ideolojik anlamda beklentilerden kaynaklanmaktadır.

Kısacası küresel finansal güçler ve onların yerli iş birlikçileri cephesinde değişen bir şey yok.

Onlar finansal güçleriyle yeni sömürgeci koloniler oluşturma peşinde koşarken, bağımsız ve yerli ekonomi politikaları üreterek gelişmesini tamamlayabilen ülkeler bu süreçte özgürlükleriyle birlikte zaferle çıkacaklardır.

Diğer taraftan bugün itibariyle ülkemizin toplam dış borcu 520 milyar dolar seviyelerinde.

Sayın Kılıçdaroğlu bahsettiği 500 milyar doları borç olarak almayı düşünüyorsa, bu demektir ki iktidara geldiği gün itibariyle ülkenin borcunu iki katına çıkartacak.

Diğer taraftan ben bu parayla teknoloji firmaları kuracağım diyorsa bu daha büyük bir sorun çünkü bu da yıllarca bu ülkenin başına bela olan KİT bataklığına ülkenin sürüklenmesi demek.

Hayır bu tutar para olarak değil, yatırım olarak ülkemize gelecek diyorsa, bu sefer kendi söylemleri olan “ülkenin mal varlıklarını yabancılara peşkeş çekiyorsunuz” ile çelişkili bir durum olmayacak mı?

Evet, ülkemize yabancı yatırımcılar gelmeli.

Hatta yabancı sermaye bu ülkede fabrikalar, teknoloji üsleri kurmalı.

Bunun finans dünyasında mutlaka bir karşılığı vardır.

Ancak bu konular ciddiyet ister.

Öyle üç günlük ziyaretle 500 milyar dolar buldum safsatasıyla ortalıkta dolaşırsanız insanlar haklı olarak sizlerle alay eder.

Bırakın alaya alınmayı, gerçek kapasitenizi görürler.

Bu da sizin ve kitleniz için hiç iyi olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları