‘Hayır’ diyememek enerjiyi düşürüyor…
Uzmanlar güne motive başlamanın tüyolarını paylaştı…
Enerjiyi düşüren davranışların başında karşı tarafı kırmamak için ‘hayır’ diyememenin geldiğini vurgulayan uzmanlar, kişisel algılamaların da olumsuz etkilere yol açtığını ifade ediyor. Pandemi sürecinin kalp ve damar hastalıklarını etkilediğine dikkat çeken uzmanlar, kalp sağlığında belirleyici en önemli faktörün yaşam koşulları olduğunu belirtiyor. Uzmanlar; güne daha motive ve enerjik başlamak için değiştirilemeyecek durumların kabullenilmesini, doğru nefes egzersizleri yapılmasını, insanlarla iletişim kurulmasını ve evcil hayvan beslenmesini tavsiye ediyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar, güne daha motive başlamanın önündeki engelleri ve tavsiyelerini paylaştı.
Kişisel algılamalar enerjiyi düşürüyor
Uzman Klinik Psikolog Cemre Ece Gökpınar, psikolojik iyi oluşu desteklemek ve enerji halini yükseltmek için günlük hayatta yapılan işlevsel olmayan tutumların fark edilmesi gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Enerjiyi düşüren davranışların başında karşı tarafı kırmamak için ‘hayır’ diyememek geliyor. Bu durum kişide var olan enerjinin tükenmesine sebebiyet veriyor. Enerjiyi gün içerisinde düşüren ve özellikle de sosyal anlamda zorlayan durumlardan biri de kişisel algılamalardır. İşe giderken bir arkadaşa günaydın denmesine rağmen karşı taraftan yanıt alınmaması örnek gösterilebilir. Ancak önemli olan, yapılan bu davranışı kişisel algılamadan önce başka bir sebebi olup olmadığını öğrenmektir. Uyku düzeni, beslenme düzeni ve yeteri kadar su içmemek de enerjiyi düşüren fiziki durumlar arasında yer alıyor.”
Değiştirilemeyecek durumlar kabullenilmeli
Geçmişe dönüp sürekli değiştirme ihtimali olmayan şeyleri düşünmenin de gün içerisindeki enerjiyi tamamen alıp götürdüğünü vurgulayan Gökpınar, “Enerji düşüklüğü yaratan bazı durumlar vardır. Örneğin işteki arkadaşlar ile beraber bir proje üzerinde çalışırken birçok kişinin isteklerine ‘hayır’ diyememe duygusu, yeni hedeflere karşı istek arzusunun kaybedilmesine neden olur. Tam bu noktada kısır döngü de başlamış oluyor. Stres olacak durumlara rağmen değiştirilemeyecek durumları kabullenmek en doğru yaklaşım olacaktır.” diye konuştu.
