enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
30,9141
EURO
33,5298
CARGILL

Musul Misak-ı Milliye Dahildir

154
A+
A-

MUSUL, MİSAK-I MİLLİYE DAHİLDİR

İngilizler, Türk ordusundan ilk darbeyi 22 Kasım 1915’de Selman-ı Pak’da almış, yenilerek Kut’ülAmare’ye kadar çekilmişlerdi.Türk tarihinin General Charles Vere FerrersTownshend olarak tanıdığı bu kumandanın elinde 45.000 kişilik modern silahlı ordusuyla Arabistan Cephesi’nde taarruza geçti. Fakat İngiliz Erkanı Harbiyesinin de, General Townshend’in de hatta Deterding’in de akıllarına gelemeyen bir hadise vuku buldu. General Townshend’in Musul Petrol sahalarına doğru süratle ilerleyen ordusu, Kut’ülAmare’de bir kayaya çarptı. Henüz kırk yaşına girmemiş, mağlubiyet nedir bilmeyen, Frenkler’in “Aleksan”, Türk Tarihi’nin ve Türk Ordusu’nun Ali İhsan Paşa olarak tanıdığı bir kumandan, süratle ilerleyen İngiliz ordusunun ileri harekâtını durdurarak, İngiliz ordusuna kumanda eden General Townshendi esir edinmişti. İngilizleri Kut’ülAmare’de muhasara eden Goltz Paşa burada tifüsten vefat etmiş, kumandayı Halil Bey almıştı.

İngilizlerin General Charles Vere FerrersTownshend’in kurtarılması için giriştikleri taarruzlar başarıyla püskürtülmüş bu taarruzlar karşısında 13.000 kişilik bir İngiliz kuvveti mühimmatıyla esir alınmıştı. Buna tarihimizde “Kut Zaferi” denir. 10 Şubat 1917’de Kut’ülAmare’yi Türk kuvvetlerine teslim etmek zorunda kalmışlardır. Dicle’nin Güney’ine tamamen hâkim olan İngilizler ilerleyerek 11 Mart 1917’de Bağdat’ı da işgal ederek asıl hedefleri Musul’a yönelmek imkânını elde etmiş bulunuyordu.

18 Ekim 1917’de iki İngiliz Süvari Bölüğü, Kerkük’ün güneyindeki birliklerimize taarruza geçtiler. Dicle boyundaki Türk kuvvetlerinin başındaki Kumandan İsmail Hakkı Bey, 30 Ekim 1918’de Girnaf’ın Güney batısında üç kilometrelik bir çember içine sıkıştırılmış ve esir edilmişti.30 Ekim 1918’de tarihinde imzalanan “Mondros Mütarekenamesi” nin akdi esnasında ordumuzun fiilen bulunduğu yerleri hudud kabul etmekteydi. Buna göre Mütareke anında kuvvetlerimizin Gayyere’de bulundukları yerli-yabancı kaynaklarda sabittir. Bu durumda Musul, Misak-Milliye’ye dâhildir.

Lakin İngilizler bu kaideyi dikkate almayarak harekâtı ilerleterek 1 Kasım 1918’de Hamamı Alil’e, 3 Kasım 1918’de de Musul’a girmiştir. İngilizler, 15 Kasım’da Musul’dan Türk Kuvvetlerinin tahliyesini zorlukla yapmıştır. Kasım 1918’den itibaren Basra’da bulunan General Marshall, ileri harekâta başlamış ve Musul’daki taktik noktaları da işgal etmiştir.

Kısacası Musul, Mütareke hükümlerine ve uluslararası savaş kurallarına aykırı bir şekilde işgal edildi. Misak-ı Milli’ye göre güney sınırlarının tespiti meselesinde Mütareke’nin yürürlüğe girdiği andaki ordumuzun fiili durumunun temel bir kıstas olarak dikkate alınması, bu nedenle son derece haklı ve önemli bir karardır ve İngiliz olup-bitisine karşı milli haklarımızı korumak anlamına gelmektedir.

Misak-ı Milli, son Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı tarafından 28 Ocak 1920 tarihli gizli oturumda kararlaştırıldı. Misak-ı Milli’nin birinci maddesi, Türkiye’nin güney sınırlarını belirliyordu. Bu maddede şöyle yazılıydı:“Osmanlı Devleti’nin özellikle Arap çoğunluğunun yerleşmiş olduğu (30 Ekim 1918 günkü Mütareke yapıldığı sırada) düşman ordularının işgali altında kalan bölgelerin geleceğinin, haklarını serbestçe açıklayacakları rey sonucu belirlenmesi gerekir; söz konusu mütareke çizgisi içinde din, soy ve amaç birliği bakımlarından birbirlerine bağlı olan, karşılıklı saygı ve özveri duyguları besleyen soy ve toplum ilişkileri ile çevrelerinin koşullarına saygılı Osmanlı-İslâm çoğunluğunun yerleşmiş bulunduğu kesimlerin tümü ister bir eylem, ister bir hükümle olsun, hiçbir nedenle birbirinden ayrılamayacak bir bütündür”

Buna göre mütareke hattı esas alındığında Musul, Kerkük ve Süleymaniye’nin ve diğer tarafta Hatay bölgesinin Anadolu’nun ayrılmaz bir parçası olduğu açıktır.

Musul, Türkiye’nin birçok başka parçaları gibi savaşın durmasından sonra ve yapılmış sözleşmelere aykırı olarak, Türkiye’den alınmıştır. Bu yüzden aynı durumda kalmış öteki bölgeler gibi Musul’un da Türkiye’ye verilmesi gerekir.

 

ARAŞTIRMACI YAZAR-TARİHÇİ

Volkan Yaşar Berber

Yazarın Diğer Yazıları