enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp
DOLAR
34,6904
EURO
36,7503
ALTIN
2.961,86
BIST
9.652,00
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Bursa
Hafif Yağmurlu
13°C
Bursa
13°C
Hafif Yağmurlu
Pazartesi Yağmurlu
11°C
Salı Hafif Yağmurlu
10°C
Çarşamba Az Bulutlu
12°C
Perşembe Hafif Yağmurlu
13°C
ZETEKS
ZETEKS

IMF’nin Türkiye’ye getirdikleri,götürdükleri

A+
A-

IMF, küresel güçlerin silahsız işgal gücü olarak faaliyet göstermektedir. Özellikle 20. Yüzyılın son döneminde etkisini artıran IMF, silahlı işgal yerine iktisadi alanda çok uluslu şirketlerin (Küresel aktörlerin) silahsız işgaline bırakmıştır.
IMF, Türkiye’ye yarardan çok zarar getirmiştir. Dayatmaları sonucu ülkede çok sayıda iş yeri kapanmış; milyonlarca kişi issiz kalmış, üretim ve ihracat durma noktasına gelmiştir. Alınan krediler, üretimde değerlendirilmesi gerekirken daha ziyade eğlence, turizm ve katma değeri olmayan yatırımlara kullandırılmıştır. Böyle bir kısır döngü içerisine Türkiye dışa bağımlı hale getirilmiştir. “Borç alan emir alır” gerçeğinden hareketle şunu rahatlıkla ifade edebiliriz.
IMF; Türkiye’ye her verdiği krediye karşılık, aleyhimize ve küresel aktörlerin lehine olacak şekilde bazı kanunların çıkarılması şartı getirilmiştir.
Olayın en üzücü yanı ise; Türkiye aleyhine olan bu kanunlar, milletin seçtiği vekillerinin oylarıyla çıkarılmıştır.
Nobel ödüllü Prof. Dr. Joe Stiglitz, IMF’nin gerçek yüzünü çok net olarak ortaya koymuştur.
Stiglitz, itiraf niteliğindeki ifadelerinde:” Dünya Bankası ve IMF olarak nereye gitsek, o ülkenin ekonomisini mahvediyoruz. Sokak hareketleri düzenleyip taviz alıyoruz. Bunu sorguladığım ve tenkit ettiğim için beni kovdular.” dedi.
IMF’li yıllarda, birçok yerli işletme yabancıların eline geçti. Ülkemizde uyguladığı; “ekonomik işgal programı” nedeniyle ne yatırım, ne de üretim adına bir gelişme yaşandı. Yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelmedi. Yerli yatırımcı ise yurt dışına kaçtı.
IMF denen “silahsız işgal gücü;” Türkiye ekonomisine yaptığı büyük tahribata rağmen, başta uluslararası mahfiller olmak üzere ABD kontrolündeki finans kuruluşları, Türkiye’yi yeniden IMF kucağına oturtmak için her yolu denemekte. Algı oluşturma; yönlendirme ve dayatma, bu yollardan sadece bazılarıdır. Küresel Aktörlerin siyasi ve ekonomik çıkarlarına hizmet eden IMF, Türkiye’nin yeniden dâhil olması için baskılarını sürdürecektir.
IMF’NİN BORÇ PARA VERMEK İÇİN KOŞULLARI
Diğer bir ifade ile Türkiye; eğer IMF’ye ve dolayısıyla küresel güçlere teslim olacak olursa, 17 yıllık bağımsızlık iddiasından ve bölgesel veya süper güç rüyasından vazgeçecek demektir. Sadece bunlar mı? Elbette hayır! Sınırımızın ötesinde ABD destekli PKK/PYD’ye oluşturulmak istenen terör koridorunun yeniden hayata geçmesi ve gelecekte Anadolu topraklarımızın bir bölümün de “Büyük İsrail İmparatorluğu” kurma hayallerinin yeniden yeşermesine neden olacaktır. Ayrıca; Türkiye’nin, Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuktan doğan hak ve menfaatlerinden vazgeçecek ve burada bulunan hidrokarbon, yani doğal gaz ve petrol yataklarını küresel güçlere terk edecek anlamına gelecektir.
IMF’ye dönüş, yerli savunma sanayinde yapılan büyük atılımları durması anlamına da gelecektir. Türkiye’nin yeniden IMF’ye teslim edilmesi, görüldüğü üzere 18 yıllık kazanımlarımızın bir çırpıda çöpe atmamız ve küresel güçlerin kucağına ülkeyi yeniden oturtmamız anlamına gelecektir.
Bu hakikate rağmen birileri ülkeyi ısrarla IMF’ye mahkûm etmek istiyor. Bunlar; IMF’nin amacını uluslararası para sisteminin istikrarını sağlamak, ekonomik anlamda uluslararası iş birliğini güçlendirmek, ticaretin dengeli büyümesini sağlamak olarak izah etmeye çalışsalar da hakikat hiç de öyle değil…

Yazarın Diğer Yazıları